Salı, Ocak 4

Eskilerden bir yazı: Umut ve Korku Kardeşler


Not: Dolaptan eski bir yazıyı çıkardım. 2009'u 2010'a bağlayan günlerde yazmıştım. Şimdi yeniden fırına vereyim.

Sonbahar geldi, geçiyor ve bir takvim yılı daha bitiyor. Kimileri mutlu oldu, kimlerinin kalbi kırıldı. Kalbi kırılan bunca insan bir sonraki seneye yeni umutlarla giriyor. Aslında bir umut biterken yeni bir umutla yeni bir sayfa açıyor insan her seferinde. Beni tanıyanlar bilir, pek felsefik ve duygusal bir insan değilimdir. Ama insan evde ve yalnız kalınca ya filozof da oluyor ya da deli. Henüz hayatın anlamını bulamadım ama insan hayatını bir noktadan diğerine sürükleyenin iki duygudan ibaret olduğunu, umut ve korku kardeşlerin insan davranışlarını ne denli etkilediğini fark ettim.

Hayatı genellemelere indirmek pek sevdiğim bir şey değil. Bence hayat Beşiktaşlılar haricinde kimse için tam olarak siyah veya beyaz değil. Aralarda çok fazla gri var. Çoğunluk bu grinin tonları arasında seyahat ederiyor. İşte mutluluğu beyaza, mutsuzluğu siyaha koyarsak aradaki buğulu gri ortamı yaratan umut ve korku duygularıdır.

Önce umuttan başlayayım mı? Zaten her şey bir umutla başlar. Sevme, sevilme, başarılı olma, aşık olma, zengin olma hepsinin başı bir umuttur. Ve umut en son ölür. En yakın arkadaşlarımdan birinin en sevdiği dizinin en sevdiği sözü budur, “ Hopes dies last, umut en son ölür”. Umut başlatır her şeyi ve umudun bitmesiyle de biter. Aradaki süreçte ise hep korku vardır. Ne gariptir ki bu iki tezat duygu aslında birbirinden beslenir. Umuttan korku, korkudan da umut doğar. Hangisinin galip geleceği, insan yüreğinin büyüklüğüne bağlıdır. Korku insan duyguları içinde en sinsi, çoğu zaman da en baskın olandır. İnsan o kadar çok şeyden korkar ki. Ölmekten, sevilmemekten, başarısızlıktan ve en önemlisi kaybetmekten. Bunlar korku imparatorluğunun şanlı üyeleri. Bunların haricinde derinlerde her yeni zorlukta su yüzüne çıkmayı bekleyen o kadar çok korku var ki. Öyle insanlar var ki sevmekten ve sevilmekten korkuyorlar ve bunun farkında bile değiller. Ben de bunlardan biriyim belki. Hepimizin çeşitleri ve dereceleri farklı korkuları var. Kimimiz bunlarla daha iyi başa çıkabiliyor, halk arası değişle korkularını yenebiliyor. Bu kişilikler umudu güvene, ardından tutkuya ve sevgiye dönüştebilen cesur kahramanlar. Kimimiz ise korkularının esiri oluyor ve yapabildiği en iyi şeyi yapıyor ve sahneden çekiliyor, oynamadan savaşmadan. Hükmen mağlubiyetin ilk nedeni oluyor korku. Pek çok ilişkiler de korku ve umut arasındaki mücadelede yitip gidiyor. Her şey umutla başlıyor, derken tabandan korkular yükseliyor. Güçlü korkular zayıf bünyelerde yavaş yavaş güveni öldürüyor. Gelecek korkusu, yetersizlik korkusu ilk kendine güvenden başlıyor yıpratmaya, sonra geçiyor diğer kaleye. Giden güven tanıdık olan, kendine güven. Güvensizlikten boşalan yeri dolduramaya zayıf ruh, kiracısı olduğu bedenle birlikte işte bu noktada çekip gidiyor. İçindeki umut yetersiz kalıyor gelecekle ve diğerleriyle ilgili korkularını bastırmaya. İçlerindeki korkular küçük duvarları sarıyor, kör oluyor yürekleri, önlerinde olan güzelliği göremiyorlar. Yüreğini küçük tutup korkularına esir olanlar kendilerini mutlak bir mutsuzluğa da teslim ediyor sonuçta.

İnanması güç ama, kaybetmeye dayanamayacağı için sahip olmamayı, var olmamayı tercih eden insanlar var şu hayatta. Bir tercih veya zorunluluk, eğer yüreğiniz büyükse, yüreği sizinki kadar büyük korkudan çok umudunu büyüten biri için yer açın. Yer bolluğu da olsa diğerlerini korkularıyla birlikte dışarıda bırakın ki yeni umutlarınız sevginiz büyüyebilsin. Kimse üzülmesin o gidenler için. Umutlarınızı öldürmeden gittikleri için, aksine affedin size büyük bir iyilik yaptıkları için.

Herkesin korkularının üzerine güzel umut dolu tohumlar dikip mutlu olması dileğiyle.

1 yorum:

  1. seni çok seviyorum ve hala uslanmadan diyorum ki 'hope dies last';)
    Hatta utanmadan şöyle tümm diyaloğu yazmayı borç bilirim:

    ***

    Joey: I was at the bus station one time and someone had written these words on a bench: "Hope dies last." I always loved it. I think you're waiting for a sign.

    Dawson: I've been waiting. I'm freezing my ass off out here.

    Joey: Did it ever occur to you, Dawson leery, that maybe I'm the sign you're waiting for? It's gonna be ok... for all of us.

    YanıtlaSil